Millet ittifakı toplanalı bir hafta geçti.  

Bu bir haftalık süreçte aklımda kalanlar :“Masada niye HDP yok, niye köşeli değil de yuvarlak masa, 6’lı ganyan, İkinci toplantı niye 28 Şubat, HDP demek CHP demek zillet demek, Zilletin ittifakı 6+1 formatında. Vs… vs…

Toplantıya yapılan bu ithamlara Millet ittifakından cevap gecikmiyor: “İktidarın masasında kim var? Her krizde payı olan Bahçeli, ne olduğu belirsiz Perinçek, masanızın altında da İmralı (Abdullah Öcalan) “…

 

Dün siyaset konuştuğum arkadaşlarımı, komşularımı, çevremi aklımdan geçirdim, hatta kim nereyi destekliyordu şimdi nereyi destekliyor diye aklımdan bir özetleme yaptığımda Afyon’da 60’a (Millet İttifakı), 40 (Cumhur İttifakı) gibi bir oranlama görüyorum.

Birkaç ay öncesine kadar Ak Parti’den kaçan İYİ Partiye gidiyor iken İYİ Parti’nin rahat bir şekilde merkez/sağ parti görüntü verememesi İYİ Partiye kayan liberal oyların bir kısmını CHP’ye yöneltiyor.

MHP’den kaçan öfke oylarının büyük bir kısmı İYİ Parti’ye giderken intikam oyları CHP’ye gidiyor.

Ak Parti’nin oyları ise ağırlıklı olarak İYİ Parti’ye giderken birden bire ne olduysa dün İYİ Parti diyenlerin bazıları CHP demeye başladı.

Ak Parti ve MHP’den ayrılıp kararlı bir şekilde başka parti adı söyleyenlerden henüz daha partisine geri döneni duymadım.

Bunlar benim çevrem ve bugünkü konjonktürde gördüğüm bilimsel olmayan seçmen davranışları… 

Yarın ne olur bilemeyiz.

Çünkü seçmenlerin son kararlarını ihtiyaçlarının samimiyetle karşılanması belirler.

 

Uzun süre iktidar olan partilerin bir süre sonra metal yorgunluğuna/güç zehirlenmelerine girmesi siyaseten hemen hemen her ülkede görülmüştür.

Aslında Ak Parti ve MHP’deki oy kaybı, kendini, net olarak bugün değil 1 Kasım 2015 seçimlerinde belli etti.

 

24 Haziran 2018 seçimlerinde özellikle MHP’nin kendinden ayrılanların kurduğu  İYİ Parti’yi seçimlere sokmama gayreti, iktidarın bu konuda iktidar gücü ve kurumları ile MHP’ye destek vermesi hem Ak Parti’ye hem MHP’ye yumuşak dokunuşlarla kademeli bir şekilde oy kaybettirmeye başladı.

Seçime sokulacak mı, sokulmayacak mı tartışmaları içinde DP şemsiyesi altında merkez sağ olarak seçime girmeyi planlayan İYİ Parti’ye CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu atak yaparak CHP’den 15 milletvekili göndermesi ile hem merkez sağın oluşumunu engelledi, hem de İYİ Parti’yi kendi iç kuruluş handikapları sebebiyle MHP’yi eriten öteki MHP haline gelen parti konumuna soktu. Kılıçdaroğlu’nun bu davranışı dillendirilmese de aslında hem demokratik hem de çok sonrası adına iyi düşünülmüş etkili bir taktikti.

 

İşte bu sebeptendir ki  İYİ Parti kendini merkez sağ seçmene çıkış hareketi merkez sağ olarak kabul ettiremediği için 24 Haziran seçimlerindeki 9.96’lık oyunu bugün ancak 12-14 bandına taşıyabildi.

Ancak altını çizerek belirtiyorum ki, tüm partiler adına söylediklerim bugünkü konjonktürle ilgilidir. Yarınki konjonktür ne olacak, bunu özellikle Millet İttifakı’nın önümüzdeki günlerdeki senkronizasyonik uyumu belli edecek.

 

İşte bunu çok iyi bilen Cumhur İttifakı, uzun süredir siyasetini “HDP masanın neresinde?” propagandası üzerine kurmakta, Millet İttifakı ise “Sizin Masada Perinçek-İmralı(Apo) nerede?” diye cevaplamakta, HDP de aradan sıyrılarak “Herkes iktidarın zehirli dilinden ve anlayışından uzaklaşmalı, HDP'yi yok sayan kaybeder “ diyerek “Benimle ilgili konuşurken dilinizin ayarını ve tarzınızı iyi belirleyin” demektedir.

 

İşte burada eğri otursak da doğru otursak da bu sözlerin işaret ettiği nokta anlamında en doğruyu konuşacağız.

Yukarıdaki ‘paragrafın ışığında’ Cumhur İttifakı’nın da, Millet İttifakı’nın da, HDP’nin de söylediklerinden şu çıkmaktadır: Cumhurbaşkanlığı seçiminin kilit seçmeni Kürt halkı ve onların meclisteki temsilcisi HDP ve HDP’yi Kürt halkı çemberinin dışına taşıran genel başkanı cezaevindeki Selahattin Demirtaş’tır.

 

İktidarın, HDP’yi, aleni olarak Kürt halkının temsilcisi olarak değil de terör örgütü PKK’nın meclisteki temsilcisi ve örtülü bir şekilde de Kürt halkına mesaj verir şekilde Kürt halkının doğal liderinin Abdullah Öcalan olduğunu vurgulamaya çalışmasının amacı Kürt seçmeni oylarının yönünü çevirmektir. (İktidar bunu İstanbul seçimlerinde denemiş ve aradaki farkın daha da açılmasına sebep olmuştu)

Ve bugünkü görüntü de Kürt halkının kahir ekseriyeti, ittifaklarda olsa da olmasa da  gününde veya erkene çekilmiş cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı’nın adayını destekleyeceği yönündedir.

 

Bu gün Ak Parti’nin Kürt seçmeni dün çok kolay ikna ederken bugün kendine oy kaybettirecek şekilde iknada zorlanmasının sebebi MHP ile ittifak kurması, MHP’yi bazı bakanlıklarda etkin kılmasıdır.

MHP’nin oy kaybetmesinin temel sebebi ise parti içinde demokrasiyi sağlayamaması, Devlet Bahçeli’nin tek adam olarak davranması ve bazı ileri gelen milliyetçiliği tartışılmaz kişilerin yönetime aday olarak parti yönetimini kazanmaya yakın olmaları ve Devlet Bahçeli’nin tabanda kabul gören bu kişileri istifaya varacak şekilde tecrit etmesi, disiplin kurulları kararı ile ihraç etmesi-dışlaması, bu kişilerinde çare olarak gidip İYİ Partiyi kurmalarıdır.

 

Bu analizler/saptamalar/işaretler/mevcut anketler doğrultusunda kahir ekseriyetin konjonktürel siyasete dair itiraz sebepleri, kararları sonuçları anlamında yazımızın özeti olarak diyebiliriz ki;

1--- Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı oy anlamında artı eksi 1-2 oyla başa baştır.

2--- Cumhur İttifakı yukarıda saydığım sebepleri tetikleyen ‘ekonomideki güven yitimi’ nedeniyle seçmenini kaybediyor…

3--- Cumhur İttifakı oy kaybederken Millet İttifakı o aranda oyunu yükseltmiyor, lakin seçmen tarafından yakından ilgi ile takip ediliyor.

4--- Eğer bir ülkenin seçmeni günlük konuşmalarında ekonomik bungunluğu ve seçimi çok konuşuyorsa hiçbir kimse seçimin yapılmasını engelleyemez, o seçim eninde sonunda yapılır. Engelleyen, engellemeye çalışan daha çok kaybeder.

5--- Önümüzdeki olası Cumhurbaşkanlığı seçiminde kilit seçmen Kürt seçmendir.  

6--- Görünen o ki önümüzdeki seçim sürecinde ve sonrasında ekonomi ve demokrasiyi daha çok konuşacağız.