Dünyada ve Türkiye’de inşaat kazaları çok ciddi bir problem olarak ortaya çıkmaktadır. İş kazaları bütün ülkelerin ortak sorunun olmasına rağmen çok da fazla bir önlem alınmıyor. Bu önlemlerin alınmasında yetersiz kalan ülkeler kazalardan daha fazla etkilendiğini görüyoruz.

İş kazalarının en önemli sonucu çalışanların ölmesi, sakat kalması ve yaralanmasıdır. Bunun yanında çok ciddi maddi kayıplar da yer almaktadır. Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda çok ciddi yol kat edilmesine rağmen, bu konuda yapılması gereken çok şey olduğunu da yadsınamaz bir gerçektir.

Son yıllarda inşaatlar da kaza oranları azalmaktadır. Fakat son 7 yılın kaza istatistiklerine göre ülkemizde ortalama 73.992 iş kazası meydana gelmiştir ve 1.152 çalışan hayatını kaybetmiştir.

 

Tüm Dünyada olduğu gibi Türkiye de’ de kazaların yoğunlaştığı iş alanları var. Bunlar madencilik sektörü, metal sektörü, inşaat sektörü. En önemlisi burada inşaat sektörüdür. Sosyal Güvenlik Bakanlığının hazırlamış olduğu ‘’Tehlikeli Sınıflar’’ yönetmeliğine göre inşaat sektörü ‘’ÇOK TEHLİKELİ SINIFLAR’’ kısmında yer almaktadır. Risklerin en aza indirgeyebilmek için mevcut durumun daha detaylı analiz edilmesine ihtiyaç vardır.  Burada işverenlerin öncelikli yükümlülükleri vardır. Mesela;  işyerinde alınan tedbirlerin uyulup uyulmadığını denetlemesi gerekiyor. Baretini takmayan, vücudunu koruması gereken iş elbisesini giymeyen, koruyucu gözlük takmayan, koruyucu eldivenlerini giymeyen, çelik burunlu iş ayakkabısını giymeyen çalışanları uyarması gerekir. Sonrasında şantiyenin risk değerlendirmesini yapması/yaptırması gerekir, İş yeri dışından uzmanlardan yardım alması gerekir, en önemlisini en sona bırakmak istedim o da çalışanlara İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ EĞİTİMİNİN VERİLMESİ GEREKLİLİĞİDİR. Bu eğitimi alan kişiler şantiye de çalıştırılmadır. Aslında sadece alan kişiler değil bunu asıl uygulayan/gösteren kişiler şantiyeye alınmadır. Bu çok önemli bir detaydır. Eğitim verilmeden girilen şantiyelerde iş kazaları yadsınamaz bir gerçek.

İşverenlerin yanı sıra çalışanların da yükümlülükleri vardır. Kendilerine sağlanan koruyucu iş elbiselerini kullanmaları gerekir talimatlara uymaları gerekir. İşveren ve iş temsilcileriyle iş birliği yapması gerekir. Şantiye de gördükleri eksik olan tedbirleri derhal işverene veya çalışan temsilcilerine söylemekle yükümlüdür.

 

İşverenlere Bakanlıklar bu konuda destek sağlamaktadır. Örneğin, giderler, iş kazası ve meslek hastalığı bakımından kısa vadeli sigorta kolları için toplanan primlerden kaynak aktarılmak suretiyle SGK tarafından finansa edilir. Uygulamada SGK kayıtları esas alınır. Bir diğeri destek sağlanacak ondan az çalışanı bulunan iş yerlerinin özellikleri göz önünde bulundurularak SGK tarafından ödenecek İSG hizmet bedelinin tespiti yapılır ve ödenecek olan kısmın ödeme şekli belirlenir. Buna benzer bakanlıkların destekleri bulunmaktadır.

 

Biraz önce İSG eğitiminin çok önemli olduğundan bahsetmiştim. İşveren çalışanlarını çalıştığı şantiye hakkında bilgilendirmesi lazım. Mesela; işyerinde karşılaşılabilecek sağlık ve güvenlik risklerini anlatmalı alınması gereken tedbirlerden bahsetmelidir. Kendilerinin yasal hak ve sorumluluklarını bilmeleri konusunda konuşmalıdır. Şantiyede olası durumda ilk yardım, doğal afet ve yangınla mücadele de ve tahliye işleri konusunda bazı çalışanları görevlendirmesi lazım ve onlara ayrıca eğitim aldırması gerekir.  İş kazası geçiren veya meslek hastalığına yakalanan çalışana işe başlamadan önce, söz konusu kazanın veya meslek hastalığının sebepleri, korunma yolları ve güvenli çalışma yöntemleri hakkında onlara ayrıca bir eğitim aldırmalıdır. Bunları yaparken bir diğer önemli etken çalışanlarının istek ihtiyaç ve görüşlerini de alması gerekir.

 

Yazıyı çok fazla uzatmamakla birlikte iş kazaları dünyanın problemli bir sorunu demiştik bunu gerekli önlemleri alınmasıyla birlikte en aza indirgeyerek olası iş kazalarının en azından önüne geçmeye çalışabiliriz.