Birinci yazım çok ilgi gördü, herkese teşekkür ederim.

 

Çok mesajlar aldım, tebrikleri ile neden “sadece kültür-sanat”, neden kendini bu dar çerçeveye sıkıştırıyorsun dediler.

 

Dinçay Hocam, yazımın paylaşımının altına yaptığı yorumda, “Hayat kültür sanattan ibaret değildir, senin birçok konuda tahlillerin ve tespitlerin de var, onları da paylaş, eleştiri al, eleştiri hakaret ve küfür içermedikçe kötü bir şey değildir, küçümseme değildir, fikir alışverişidir” dedi.

 

Yani bu girişle kültür ve sanatı biraz daha öteleyip bugün siyasetten bahsedeceğim.

İlk yazımı yayınlamadan önce görüşlerini önemsediğim, birçok konuda toplumsal konuda rahat rahat konuşup tartışabildiğim, fikirlerinden ve önerilerinden ‘ve kitaplarından’ yararlandığım yetkin ve etkin bir abim “Seni dışarıdan gören, tanımayan, militan zanneder ama sen göründüğünden daha farklısın, tespit ve tahlillerinden de bahset” dedi.

 

Yine aynı şekilde milletvekilliği yapmış abim Halil Ürün ise ilk yazımı yayınlanmadan önce okuduğunda bir öğretmen gibi fikirlerime müdahale etmeden “Ben konuşurum ama yazamam, madem yazmaya soyundun, gel şu yazını birlikte inceleyelim” diyerek bana Türkçenin güzel özelliklerinden ve imla hatalarımdan, gözden kaçırdıklarımdan bahsettiAyrıca “Sen birikimlisin, bak bizimle oturup her şeyi konuşabiliyorsun, bir birikimin var geliştirmek senin elinde, fikirlerini çok okuyarak ve çeşitli tartışmaları izleyerek zenginleştirebilirsin” diye beni yüreklendirdi. 

Bu yüreklenmeye de ihtiyacım vardı. Teşekkür ederim Halil Abi.

 

Açıkçası şanslı bir insanım. Dinçay Hocam sayesinde kolay kolay tanışamayacağım insanlarla tanıştım, onlarla her konuda sohbet edebiliyorum, tartışabiliyorum, düşünce ve hayat görüşlerimi geliştirebiliyorum.

Bu yüzden hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim.

 

Yazımıza dönecek olursak: Bizler yaş grubu olarak “Y” kuşağının sonu, “Z” kuşağının başlangıcındayız. Bizim ağabeylerimiz-ablalarımız Y1’lerdir. Onlar da 40 yaşına girdiler.

 

Bizler günümüzdeki siyasetin dilini beğenmiyoruz.

Bizler X kuşağı gibi çatışmalar dönemini yaşamadık, bu yüzden de ideolojik değiliz.

Bizler “Y” ve “Z” kuşakları olarak teknolojiye çok yakınız.

Projelerimiz çoktur.

Hızlı tüketiriz.

Bir zamanların yağ kuyruğu, sigara kuyruğu, benzin kuyruğu gibi kısıtlı hallerinden bahsedilmesini dinlesek de fazla anlatılmasından hazzetmeyiz. Biliriz ki her devrin kendine göre özellikleri vardır. O dönem öyleydi, bu dönem böyle, bize bizim dönemimizden bahsedilmesini, bizim için neler yapıldığını daha çok önemser, bize özel olan anlatıları

daha çok dinleriz.

İnternet ve paralelinde gelişen teknolojiler bizim için hava gibidir, su gibidir. Elektriğin kesilmesi bizi üzmez ama, internetin yokluğu bizi çok üzer.

Fikirlerimizin, isteklerimizin, acemiliklerimizin, hayat tecrübesizliklerimizin küçümsenmesinden, denetim altına alınmasından hoşlanmayız.

 

Temmuz 2021 verilerine baktığımızda, şu an Y ve Z kuşağının endişeli olduğu konulardan birincisi olarak %41 oranıyla işsizlik geliyor. Y kuşağının ikinci endişesi gelir eşitsizliği olurken; Z kuşağının ikinci endişesi cinsel taciz oluyor. Y ve Z kuşağının kadınları, erkeklere göre daha endişeli. Başka veriler de mevcut fakat şu an Y ve Z kuşağını birincil derece de önemli olan verilerini sizinle paylaştım.

 

Siyasetçiler bizi kazanmak istiyorsa, bu gerçekleri göz önünde tutmaları hem bizim hem de ülkenin yararınadır.

 

Gelelim bizim siyasetten beklentilerimize.

Özelliklerimizi bilinmesi, beklentilerimizin ifadesidir.

 

Siyasal olarak her söylenenin, her vaadin toplumdaki karşılığına ve toplumsal gerçekliğine bakarız.  Bu yüzden de bazı gerçekleri mizahla ifade ederiz.

 Biz siyaseti böyle yaparız.

 

Biz buyuz ama arkamızdan gelen alfa kuşağı var.

Onlar biz gibi de değiller.

İnşallah bir yazımızda da onlardan bahsedelim.

 

Kendinize iyi bakın, Allah’ın emanet ettiği tüm değerlere de lâyık olun.