Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan Korkmaz şunları söyledi: “Akciğer kanseri dünya genelinde erkeklerde en sık görülen kanser iken kadınlarda, ikinci sırada yer almaktadır. Gerek dünyada gerekse ülkemizde kanser kaynaklı ölümlerin en yaygın nedeni de akciğer kanseridir. 2022 yılında, dünyada yaklaşık 2.5 milyon yeni vakanın ortaya çıktığı tahmin edilmektedir.(GLOBOCAN, 2022).
En son verilere göre ülkemizde bir yıl içerisinde yaklaşık 31 bin kişi akciğer kanseri teşhisi almış, 25 bin kişi bu nedene bağlı hayatını kaybetmiştir. Ülkemizde vakaların sadece %18,5’i lokalize evrede saptanmışken %26,6’sı bölgesel, %54,9’u ise uzak yayılım evresinde saptanabilmiştir. Tanı alma medyan yaşı 64’tür.
Bu kanser türü için en önemli risk faktörü tütün ve tütün ürünlerinin kullanımıdır. Ülkemiz verileri ile yapılan bir çalışma neticesinde akciğer kanseri için tütün ve tütün ürünlerinin kullanımına atfedilen oran erkeklerde %89,9 kadınlarda ise %43 olarak belirlenmiştir. Bu istatistikler dikkate alındığında, ülkemizde bir yıl içerisinde ortaya çıkan yaklaşık 25 bin akciğer kanseri vakasının önlenebilir olduğu söylenebilir. Nitekim yapılan çalışmalara göre, tütün ve tütün ürünü tüketimindeki azalmayla akciğer kanseri görülme sıklığı da azalmaktadır. Akciğer kanserinin diğer önemli nedenleri arasında mesleki (asbest, ağır metaller) ve çevresel risk faktörlerine maruziyet (hava kirliliği, pasif içicilik, radon) yer almaktadır.
Bu veriler, önleyici tedbirler almanın ve erken evrede tanı koymanın akciğer kanseriyle mücadeledeki en kritik aşamalar olduğunu ortaya koymaktadır.
DSÖ tarafından yayımlanan Akciğer Kanseri 2023 Raporu’nda, akciğer kanserinin önlenmesi programlarının, birincil ve ikincil koruma önlemlerini içermesi gerektiği belirtilmektedir.
Birincil koruma, risk azaltma ve sağlıklı davranışı teşvik etme yoluyla bir hastalığın ilk ortaya çıkışını önlemeyi amaçlar. Halk sağlığında bu önleyici tedbirler; sigarayı bırakmayı, dumansız ortamları teşvik etmeyi, etkili tütün kontrol politikaları uygulamayı, mesleki tehlikeleri ele almayı ve hava kirliliği seviyelerini azaltmayı içerir. Tüm dünyada başarı örneği olarak öne çıkan “Ulusal Tütün Kontrol Programımız” bu doğrultuda hazırlanmış olup toplumdaki tüm bireyleri tütün ve tütün ürünlerinin sağlık, ekonomi, çevre ve sosyal zararlarından korumayı amaçlamaktadır.
Tütün ve tütün ürünlerini kullanmamak, pasif içicilikten kaçınmak akciğer kanseri riskini azaltmanın en iyi yolu olmakla birlikte düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı beslenme ve çevresel risk faktörlerine maruz kalmayı en aza indirme dâhil olmak üzere sağlıklı yaşam tarzlarını benimsemek ve savunmak kanseri önlemenin önem arz eden stratejileri arasında yer almaktadır.
Akciğer kanseri için ikincil koruma, hastalığı, erken evrelerinde, semptomlar ortaya çıkmadan önce tespit etmeyi amaçlayan ve yüksek riskli bireyler için gerekli olabilen tarama yöntemlerini içerir. Bu popülasyonda erken teşhis, başarılı tedavi şansını önemli ölçüde artırabilir ve sonuçları iyileştirebilir. Bu kapsamda, ülkemizde “Akciğer Kanseri Tarama Programı” yürütülmesine yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
Akciğer kanserinin neden olduğu bulgu ve şikâyetlerin oluşumu için genellikle birkaç yıl geçer ve hastalık ileri evreye gelinceye kadar fark edilemeyebilir. Belirtiler, tümörün akciğer içindeki yerleşimine, büyüklüğüne, yayılım yerine ve yayılma derecesine bağlı olarak çeşitlilik gösterir. Bu bağlamda en sık gözlenen belirtiler; geçmeyen veya giderek kötüleşen öksürük; öksürürken kan veya kanlı balgam çıkarmak; derin nefes alırken, öksürürken veya gülerken kötüleşen göğüs ağrısı; iştahsızlık, halsizlik, yorgunluk ve kilo kaybı; ses kısıklığı; nefes darlığı; sürekli tekrarlayan veya geçmeyen bronşit ve/veya zatürre gibi akciğer enfeksiyonlardır.
Akciğer kanseri farkındalık ayı vesilesiyle vatandaşlarımızı, akciğer kanserinin bir adım önünde olmaları ve sağlıklarını korumaları için tütün ve tütün ürünlerini kullanmamaya ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemeye davet ediyor, sağlıklı günler diliyorum.” ifadelerini kullandı.