Afyonkarahisar Kasaplar, Sucukcular ve Lokantacılar Esnaf Odası Başkanı İbrahim Yörük’ün konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklama şöyle: “Sözlerimiz yanlış anlaşılmış, Ülkemizin içinde bulunduğu ortam gereği gerek ekonomik gerekse sosyal çerçevede sıkıntıda olduğu bir gerçektir.
Dünya genelinde yaşadığımız pandemi ülkemizi ekonomik olarak derinden etkilediği gibi son olarak yaşadığımız asrın felaketi diye tabir ettiğimiz topluca 11 ilimizi etkileyen depremde bu ekonomik sıkıntıyı derinleştirmiştir.
Bu ekonomik sıkıntılardan sermayelerinin küçük olması sebebiyle küçük esnaf ve sanatkarlar en çok etkilenen kesim olmuştur. Bu, her zaman ekonomik sıkıntılar yaşandıkça böyle olmuştur. Bizde bunları Milletvekillerimiz, Bakanlarımız ve Cumhurbaşkanımıza kadar iletmeye gayret gösterdik.
Bizim asıl derdimiz baş etinden sucuk yapılması ile ilgili taleplerimiz olmuştur. Bu taleplerimizde nezaket nezdinde milletvekili ilgili bakanlar ve hatta cumhurbaşkanlığı makamına iade taahhütlü mektupla (belgeler bizde mevcut)bildirdik.
O dönemde Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla tarım ve orman bakanlığı bünyesinde bir toplantı düzenlenmiş bu toplantıya da afyondan ben katıldım. Türkiye genelinde 21 büyük firma katıldı. Bu firmalardan 19 firma etiketine ‘baş eti kullanılmıştır’ yazılmak şartıyla baş etinden sucuk yapılmasını kabul ettiler ama 2 firma kabul etmedi. Netice itibari ile bizim bu talebimiz de çoğunluk kabul edilmesine rağmen yürürlüğe konulmamıştır.
Bu talebimizde ki sebep 1. Sınıf dana etinden yapılan sucuk 500.00-TL ve 750.00-TL arasında satılmaktayken talebimiz kabul edilmiş olsaydı 250.00-TL ve 300.00-TL arasında sucuk yapılıp, satılabilecekti ki bu sucuk eski Afyon geleneksel sucuğudur. Ayrıca pahalı sucuğu alamayan dar gelirli vatandaşlarımızda ucuz kaliteli sucuk yedirmiş olacaktık.
Sonuç olarak bizim ne AK Parti iktidarına ne Milletvekillerimize ne de Devletimizin başı Cumhurbaşkanımıza karşı herhangi bir aksi tavır ya da tutum takınmamız mümkün değildir. Bunada ahilik terbiyemiz el vermez. Biz esnaf ve sanatkarlar her zaman bizi idare edenlere itaat etmişizdir.
Bu arada Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine karşı değiliz. Ancak sistemin yürümesi, yasal düzenlemeler ve anayasa değişikliği ile ilgili bu sistemin altı doldurulmalıdır. Bu anayasada ( toplumun büyük çoğu) her kesimi kapsamalı esnaf ve sanatkarımızı koruyup kollamalı bizlerin’de fikirleri alınmalıdır.” dedi.
İBRAHİM YÖRÜK NE DEMİŞTİ?
“Ülkemiz, içinden geçtiği ekonomik darboğazla birlikte tarihinin en büyük krizlerinden birini yaşamaktadır. 1970’lerdeki petrol krizleri, 1994 ve 2001 çöküşleri, her ne kadar yıkıcı olsa da, mevcut hükümetin izlediği yanlış politikalar bu krizlerden daha büyük felaketlere yol açmıştır. Bugünkü yönetim, yaşanan sorunların sorumluluğunu almaktan kaçınmakta ve tüm faturayı halkın sırtına yüklemektedir. 2001 krizinde zorunlu adımlar atılırken, şimdi hükümet sorunu görmezden gelmekte ve ekonomiyi adeta bir kumar masası gibi yönetmektedir.
Hayvan sayısındaki büyük yetersizlik, plansız müdahalelerle daha da kötüleşmiş durumda. 800.000 adet canlı hayvan ithalatı, sektöre merhem değil, uzun vadede telafisi imkânsız zararlar verecek bir tehlike oluşturmaktadır. Ucuz ithalat, yerli üreticiyi bataklığa sürüklemekte ve halkın cebini boşaltmaktadır. Bu durum, gıda güvenliğini tamamen tehdit etmekte ve halkı temel gıda maddelerine ulaşamaz hale getirmektedir.
Hükümetin yanlış politikaları, toplumu sosyal ve ekonomik bir çöküşe sürüklemekte; adalet duygusunu yok etmekte, gelir dağılımındaki uçurumu derinleştirmekte ve sosyal huzursuzluğu artırmaktadır. Eğer bu umursamaz tavır devam ederse, imalat sektörü için çekilen acılar büyüyerek daha fazla yıkıma yol açacaktır. Bugün izlenen politikalar, geçmişte yaşanan buhrandan daha yıkıcı bir süreç başlatmakta ve toplumun tüm kesimlerini derinden sarsmaktadır.
Afyonkarahisar’da dana kesim karkas fiyatı 350 TL’dir ve bu durum, hükümetin hatalı politikaları yüzünden ya yükselmekte ya da alım gücü düşen halkın temel gıda ve ihtiyaçlarına ulaşmasına engel olmaktadır. Artan gıda fiyatları, yalnızca üreticileri değil, tüketicileri de derin bir çöküşe sürüklüyor. Açlık, kıtlık ve artan suç oranları, bölgesel düşmanlardan daha büyük bir tehlike haline gelmiştir. Hükümetin sorumsuz politikaları, halkı sefalete mahkûm etmekte ve toplumsal düzeni tehdit etmektedir. Ekonomi ve adalet sistemindeki sorunlar her yeri etkilemektedir.