Güneş’in yazısı şöyle: Türkiye’de son zamanlarda sokak köpeklerinin doğrudan veya dolaylı şekilde insanlara ve diğer canlılara, örneğin başka köpeklere ve kedilere vermiş oldukları zararlar önemli bir sorun haline gelmiş bulunmaktadır. Toplumda bu hayvanların oluşturdukları tehlike sebebiyle hayvan barınaklarında tutulmaları, buradan dışarıya bırakılmamaları yönünde bir anlayış yerleşmeye başlamıştır.
Halk arasında “Sokak Hayvanları Yasası” olarak bilinen ve büyük bir kesim tarafından tepki toplayan 7527 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 30/07/2024 tarihinde oy çokluğu ile kabul edilmiş olup 02/08/2024 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Konuya Belediyeler açısından bakıldığında;
Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu yirmi beş bini aşan belediyeler 31/12/2028 tarihine kadar ek 1 inci maddenin birinci fıkrasında belirtilen hayvan bakımevlerini kurmakla ve mevcut bakımevlerinin koşullarını iyileştirmekle yükümlüdür.
Belediyeler 31/12/2028 tarihine kadar birinci fıkra gereğince hayvan bakımevleri kurmak, rehabilitasyon işlemlerini gerçekleştirmek ve sahipsiz hayvanlara sahiplendirilinceye kadar bakmak için kesinleşmiş en son bütçe gelirlerinin binde beşi oranında kaynak ayırır. Bu oran büyükşehir belediyelerinde binde üç olarak uygulanır. Bu fıkra uyarınca ayrılan ödenekler başka bir amaç için kullanılamaz.
Sokak hayvan köpeklerinin doğrudan dolaylı şekilde diğer canlılara, örneğin başka köpeklere vermiş oldukları önemli gelmiştir. Hayvanların oluşturdukları barınaklarında tutulmaları, dışarıya bırakılmamaları yönünde oluşmuştur. Sokak köpeklerinin, insanlara saldırdıkları, saldırmasalar bile bazı hallerde saldırıda bulunacakları izlenimi yaratan davranışlarıyla insanları korkutmakta, insanlar duydukları korkuyla kaçarken dikkat edemeden işlemekte olan taşıt trafiğinin içine atılmakta, bunun neticesinde hem can kayıplı hem maddi hasarlı trafik kazaları olmaktadır. Sokak köpeklerinden bazıları özellikle akşam geç saatlerde yüksek ses çıkarmakta, insanlar dinlenme saatlerinde bu sesten rahatsız olmaktadır.
Her ne kadar insanlar artık hayvanlara kötü muamelede bulunulmaması konusunda bilinçlenmeye başlasa da sokak köpekleri halen insanların kötü muameleleriyle karşı karşıya kalmakta, dolayısıyla bu hayvanların gözünde korkulması gereken tehlikeli bir varlık olarak görülmektedir. Ayrıca sokak köpekleri yaşam ortamlarını sahiplenerek kendi bölgelerine başka canlıların girmesine engel olmak için saldırganlaşabilmekte, gerek insanlar gerekse de kendi türleri de dahil diğer canlılar köpeklerin saldırılarına maruz kalabilmektedir.
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılan değişikliklere ilişkin Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 2 Ağustos 2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiştir.
Yasa teklifinde,5199 Sayılı yasanın 20 yıl içerisinde sahipsiz hayvan sorununa çözüm üretemediği dile getiriliyor. Yasada belediyeleri denetleyecek mekanizmaların olmadığı ve belediyecilerin mevzuatı bakış açışı olarak kendince yorumlayarak görevlerini yapmaya çalışıyor.
Durumun vahameti sayısal verilerle açıklanarak son 5 yılda hayvan kaynaklı 3500 trafik kazası olduğu sonuçta 55 kişinin öldüğü, geçen yıl 430.000 kuduz vakasının olduğu bu sayılarla DSÖ tarafından “kuduz riski yüksek ülkeler” listesinde zirveye oturduğumuzu anlıyoruz.
Resmen 2 milyon başıboş köpek olduğu kabul edilerek bir çift köpeğin yılda 16 yavru getirdiği dikkate alındığında 6 yılın sonunda bir çift köpekten 67.000 köpeğimiz olacağını öğreniyoruz.
Yasa koyucu “Yakala-kısırlaştır-sal” modelinden, İngiltere ve Fransada uygulanan “Yakala-kısırlaştır-tut-ötenazi” modeline geçildiğini ilan ediyor. Artık hayvan barınağında sahiplendirilinceye kadar tutulacak sokağa bırakılmayacak deniliyor.
Yeni yasa teklifinde örnek alınan İngiltere’deki “ başıboş köpekle ilgili “Yasal Düzenlemeler şöyledir;
Kamuya açık bir alanda bir köpek bulan yetkili, bu köpeğin sahipsiz bir köpek olduğuna kanaat getirirse, köpeğe el koyar. Ancak bu köpek bir özel mülkte bulunmuş ise, görevli ancak köpeğin veya özel mülkin sahibinin rızasıyla köpeğe el koyabilir. Bulunan köpeğin sahibi, önceden belirlenmiş bütün masrafları ödemedikçe köpeğini geri alamaz.
İngiltere’de sahiplenilen köpeklere kimliklendirilmesi amacıyla dövme yaptırmak veya mikroçip taktırmak zorunludur. El koyulan köpek el konulma tarihinden itibaren 7 gün boyunca sahibi tarafından alınmaya gelmezse veya halihazırda sahipsiz ise, görevli,
- Köpeği, köpekle ilgilenebileceğini düşündüğü birine satabilir veya verebilir.
- Köpeği sahipsiz köpeklerin bulunduğu barınaklara satabilir veya verebilir.
- Köpeği mümkün olan en acısız şekilde uyutabilir. Ancak el konulan hiçbir köpek deney amacıyla bir başka kişiye veya kuruma satılamaz veya verilemez.
Köpeğin bakımını üstlenmek isteyen kişi, gerek barınaklardan, gerekse köpeği yakalayan görevliden makbuz karşılığında köpeği sahiplenebilir.
Kamu denetçiliği kurumu kendisine yapılan başvuruların yoğunluğu karşısında sorunun tüm taraflarını bir araya getirmek amacıyla 24 Ocak 2019 tarihinde “Hayvan Hakları çözüm çalıştayı” gerçekleştirmiştir.
En son yapılan çalıştayda alınan karar ve sonuçları kamuoyuna açıklanarak yayınlanmıştı.
Bu konun ile neler değişti yapılan değişikler nelerdi şimdi bunları sıra ile açıklayalım.
1-Sahipsiz Hayvan Tanımı değişti: Eskiden “Sahipsiz hayvan: Barınacak yeri olmayan veya sahibinin ya da koruyucusunun ev ve arazisinin sınırları dışında bulunan ve herhangi bir sahip veya koruyucunun kontrolü ya da doğrudan denetimi altında bulunmayan evcil hayvanları,” şeklinde olan tanım “sahipsiz hayvan: Sahipli hayvanlar dışında kalan evcil hayvanları” (m.3/f) şeklinde değişti.
2- Bakımevleri bakımından değişiklikler: “hayvanların sahiplendirilinceye kadar barındırıldığı ve rehabilite edildiği bir tesisi (...) ifade eder” şeklinde tanımı değiştirilerek geçici durumu değiştirildi. (m.3/k)
Hiçbir kazanç ve menfaat sağlamamak kaydıyla sadece insanî ve vicdanî amaçlarla sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanları hayvan bakımevi kurarak sahiplenmek isteyen ve bu Kanunda öngörülen şartları taşıyan gerçek ve tüzel kişilere; belediyeler, orman idareleri, Maliye Bakanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından, mülkiyeti idarelerde kalmak koşuluyla arazi ve buna ait binalar ve demirbaşlar tahsis edilebilir. Tahsis edilen arazilerin üzerinde amaca uygun tesisler ilgili Bakanlığın/İdarenin izni ile yapılır.
Kanun Değişikliği öncesi, hiçbir kazanç ve menfaat sağlamamak kaydıyla sadece insanî ve vicdanî amaçlarla sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlara bakan veya bakmak isteyen kişilere; arazi, binalar ve demirbaşlar tahsis edilebilirken, Kanun Değişikliği ile bu hak yalnızca “hayvan bakımevi kurarak sahiplenmek isteyen kişilere” tanınmıştır.
5393 sayılı Belediye Kanununun 18.maddesinin (e) bendinde, “Taşınmaz mal alımına, satımına, takasına, tahsisine, tahsis şeklinin değiştirilmesine veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmaması hâlinde tahsisin kaldırılmasına; üç yıldan fazla kiralanmasına ve süresi otuz yılı geçmemek kaydıyla bunlar üzerinde sınırlı aynî hak tesisine karar vermek”, belediye meclisinin; 34.maddesinin (g) bendinde, “Taşınmaz mal satımına, trampasına ve tahsisine ilişkin meclis kararlarını uygulamak”, belediye encümeninin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Bu yasaya göre hayvan bakım evi için gerçek veya tüzel kişiye yer tahsisi yapılacaksa belediye meclis kararı alınması gerekir.
3-Hayvanların Ötanazisi bakımından: Ötenazi işlemi bir veteriner için yapılması en zor ve en kötü olan işlemdir. Dolayısıyla ötenaziden önce farklı çözüm yolları ile bu sorun çözülmeye çalışılmalı, çözülemiyorsa son çare olarak ötenaziye başvurulmalıdır. Ötenazi bir köpek için son çaredir. Ötenaziye yol açabilecek temelde iki neden vardır. Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların öldürülmelerini tamamen yasaklayan düzenleme; “kanuni istisnalar hariç” tutularak genişletilmiş ve “Hayvanların Kesimi, Ötanazisi ve Yasaklar” başlığıyla hayvanların öldürülmesine ilişkin 13.maddede yeni düzenlemeler getirilmiştir: Bakımevine alınan köpeklerden; insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen, bulaşıcı veya tedavi edilemeyen hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olanlara ötanazi uygulanacaktır.
Hayvanların yaşamlarına son verilebileceğine ilişkin hükümler 5996 sayılı Kanunun 9’uncu maddesinde yer almakta, maddede hayvanlara ötenazi uygulanacağı haller düzenlenmektedir.
Ek olarak, yerel yönetimler sahipsiz köpeklere ilişkin yürüttüğü iş ve işlemlerde Bakanlar Kurulunun 28/8/2003 tarihli ve 2003/6168 sayılı Kararı ile onaylanan Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi kapsamında gerekli idari tedbirleri almaya yetkili kılınmıştır. Bu yeni gelen bu iki düzenlemenin uygulanabilirliğinin artırılması için ise, adli cezaları düzenleyen “bir ev hayvanını veya evcil hayvanı kasten öldüren kişi” ifadesi bakımından bu eylemler hariç tutulmuştur.
4-Hayvanları sokağa terk yasağı, Yerel yönetimler adına toplanan Sahipsiz hayvanları bakımevi dışında bir yere terk etmek veya bakımevinde barındırılan köpekleri bakımevi dışında bir yere bırakmak yasaklanmış ve buna aykırı davrananlara hayvan başına 50.000 TL idarî para cezası düzenlenmiştir. Ev hayvanını terk edenlere, hayvan başına 2.000 TL olan idarî para cezası 60.000 TL’ye çıkarılmıştır. Fiillerin tekrarı halinde Madde 30- Bu Kanunda, ceza hükmü altına alınmış fiillerin tekrarı halinde para cezaları bir kat, daha fazla tekrarı halinde üç kat artırılarak verilir.
5- kayıt altına aldırma, Kedi ve köpek sahipleri, hayvanlarını en geç 31/12/2025 tarihine kadar dijital kimliklendirme yöntemleriyle kayıt altına aldırmak zorundadır. (Geçici m.4)
Kedi ve köpek sahiplerinin 31/12/2025 tarihine kadar İl/İlçe Tarım ve Orman Müdürlüklerine veya serbest veteriner hekimlere başvurması durumunda her yaştaki sahipli kedi ve köpeklerin Ev Hayvanı Kayıt Sistemi’ne (PETVET) kayıt işlemleri yapılabilecektir. Kayıt sistemine kaydı yapılan kedi ve köpekler için yavrulama sınırlamasının getirilmemesi ileri de soruna neden olacaktır.
6-Yerel yönetimlerin/Belediyelerin bakım evi kurmaları bakımından:
Sahipsiz veya güçten düşmüş ya da tehlike arz eden hayvanların korunması ve sahiplendirilinceye kadar bakımının yapılması ile rehabilitasyonunun sağlanması amacıyla Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu 25.000’i aşan belediyelerin hayvan bakımevleri kuracağı düzenlenmiştir. Bu belediyeler 31/12/2028 tarihine kadar bu hayvan bakımevlerini kurmakla ve mevcut bakımevlerinin koşullarını iyileştirmekle yükümlüdür. Yukarıdaki kapsam dahilinde olmayan belediyeler ise sorumluluk alanındaki hayvanları en yakın hayvan bakımevine götürme yükümlülüğüne sahip olup, hayvan bakımevi kurma zorunlulukları bulunmamaktadır. Kanun Değişikliği ile bu belediyeler arasına il özel idareleri de eklenmiştir. Buna ek olarak, 31/12/2028 tarihine kadar, belediyelerin hayvan bakımevlerini kurmak, rehabilitasyon işlemlerini gerçekleştirmek ve Sahipsiz hayvanlara sahiplendirilinceye kadar bakmak için; kesinleşmiş en son bütçe gelirlerinin ‰5’i (binde beşi) oranında kaynak ayıracakları ve bu oranın büyükşehir belediyelerinde ‰3’ü (binde üçü) olarak uygulanacağı belirtilmektedir. Büyükşehir belediyelerinde 5216 sayılı yasanın 25. maddesine göre ilçe belediyesi bunu bütçesine koymasa bile bütçesi büyükşehir belediye meclisinde görüşülürken resen eklenmelidir aksi halde ilçe belediyesiyle birlikte büyükşehir belediye meclis üyeleri hapis cezası alabilir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belediyelerce bu oranların üzerinde yapılan harcamaların yüzde 40’ının; belirlenmiş bu oranların yüzde 40’ını geçmemek ve tevsik edilmesi kaydıyla ilgili belediyeye aktarılacağı düzenlenmiştir. Ayrıca ilgili belediyeler bakımından, belirtilen kaynağı ayırmayan belediye başkanı ve meclis üyeleri ile ayrılan kaynağı belirtilen sebepler için sarf etmeyen ya da bu kaynağı başka amaçlar için sarf eden belediye başkanı ve belediye yetkililerine 6 aydan 12 yıla kadar hapis cezası verileceği yeni getirilen düzenlemelerden biri olmuştur.
Hayvan hakları ile ilgili uluslararası hukuk metinleri ilk bakışta ağırlıklı olarak hayvan türlerine göre koruma sağlayan belgeler olarak dikkat çekmektedir. Bu metinler bölgesel ve evrensel nitelikli olarak çoğunlukla uluslararası antlaşmalardan oluşmakta ve metinlerin başlıklarında “koruma” ve “korunma” sözcükleri ön plana çıkmaktadır. Buna karşın bu belgelerde “hak” ifadesine neredeyse rastlanılmamaktadır.
Ceza alınması halinde Belediye başkanı ve meclis üyesi seçilmesinin önünde engel teşkil edecektir.
Çıkarılan Kanunların uygulanmasında birtakım önerilerde bulunmak:
-İlimiz genelindeki sahipsiz hayvanlarına yönelik ihbarların tek bir merkezden alınması uygun olacaktır.
-İl genelinde hayvanların bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadele için çıkarılan Kanunlara uyulması.
-Çıkarılan Kanunların gözden geçirilerek tek bir yönetmelikte birleştirilmeli ve bu yeni yönetmelik Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği ile uyumlu hale getirilmelidir.
-İl ve ilçe belediyesinin görev ve yetki çatışması yaşamaması için detaylı düzenleme yapılmalıdır.
-Belediyelerde veteriner işleri müdürlüğü kurulması zorunlu müdürlükler arasında yer almalıdır.
-Sahipsiz hayvanları koruma birliklerinin kurulması zorunlu hale getirilmelidir.
-Tek bir merkez hayvanlara ait barınakların oluşturulması.
-İl Merkezlerinde İl, İlçe, belde ve köyleri kapsayan bir alan ve merkez oluşturulması.
Sonuç: İnsan yeryüzünde yalnızca kendi türüyle birlikte yaşayan bir varlık değildir. Diğer canlı türleriyle aynı yaşam ortamında varlığını sürdürmekte, onlarla ilişki ve etkileşim içinde bulunmaktadır. İnsanların canlı türleri içerisinde hayvanlarla olan ilişkisi ve etkileşimi yoğunluk arz etmektedir. Bunun sebebi, hayvanların yaşam alanlarının insanların yaşam alanları ile iç içe bulunmasıdır1 . Birbiriyle iç içe yaşayan bu iki canlı türü sık sık bir araya veya karşı karşıya gelmektedir. Bir araya gelmeleri itibariyle artık birçok insan günlük yaşam ortamını, hayvanlar içerisinde özellikle köpek ve kedilerle paylaşmakta, onları adeta ailelerinin birer üyesi2 olarak görmektedir.
Sonuç itibariyle 7527 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile birlikte esas Kanun olan 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun birçok hükmünde değişiklik yapılmış olup bu değişiklikler sahipli olmayan evcil hayvanların haklarını son derece kısıtlayıcı, mevcut koruma tedbirlerini azaltıcı hatta belli noktalarda kaldırıcı mahiyettedir. Hayvanların birçok belirsiz durumda kimyasal madde ile öldürülmesinin önü açılan işbu düzenlemeye gerekçe olarak toplum sağlığı gösterilmişse de tekil birkaç olay sebebiyle tüm hayvanların can güvenliği riske atılmış olup sorunlara hukuken etkisiz ve orantısız hukuki düzenlemeler yapılmıştır.
Gelinen noktada uygulamada tüm sokak hayvanları orantısız ve işkence teşkil eden şekillerde toplanmaya başlamış ve nereye alındıkları belirsiz şekilde yerel yönetimlerce götürülmektedir. Sokak hayvanlarının yasa lafzı çerçevesinde sahiplendirilinceye dek barındırılmasını sağlamak üzere öncelikle yeterli nitelikte ve kapasitede barınak inşa edilmeli, yeterli sayıda personel, gıda ve tıbbi malzeme desteği sağlanmalıdır. Bu ihtiyaçlar giderilmeden toplanan hayvanların tümünün itlaf edileceği ve ciddi bir hayvan hakkı katliamı ile birlikte hukuk garabeti yaşanacağı açıktır.
Halihazırda medyaya yansıyan ve kamuoyunca da son derece bilinir olduğu haliyle mevcut barınakların koşullarının son derece kötü ve sağlıksız olduğu, yeterli personelin, gıda ve bakım malzemelerinin bulunmadığı ve hayvanların barınak adı verilen işkence mekanlarında can çekişerek öldüğü ortadadır. Vaziyet bu iken sokaklarda toplumsal iş birliği ile, hayvan hakları gönüllüleri ve işbu düzenleme ile ilga edilen “Hayvan Koruma Gönüllüleri” ile birlikte huzurlu bir şekilde bakılan, yaşatılan, kısırlaştırılan ve sokaklarımızın ve parklarımızın mahalle sakini haline gelen kedi ve köpeklerimiz işbu basiretsiz düzenleme ile ölüme sürüklenmektedir. Düzenleme, Hayvan Koruma Kanunu’nun amacı ve ruhuna aykırı olup uygulamadaki sorunlar artmadan ivedilikle yeni bir değişikliğin tesis edilmesi, sokak hayvanlarının yerlerinde kısırlaştırılarak bakılması ve korunmasının esaslarının tesis edilmesi ve hayvan popülasyonunun öldürerek değil kısırlaştırarak kontrol alınmasının sağlanması umulmaktadır.
Kaynakçalar:
5393 Sayılı Belediye Kanunu
5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu
Sosyal Belediyecilik
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu
7527 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu
Av.Dr.M.Lamih ÇELİK
Av. Gamze Nur ŞAN