NE KADAR ÜZÜCÜ BİR DURUM

Abone Ol

Neler yapmadık şu vatan için!

Kimimiz öldük;

Kimimiz nutuk söyledik.

Orhan Veli KANIK

 

1996 yılının 3 Kasımında  Balıkesir’in Susurluk ilçesinde Mercedes marka bir oto ile bir kamyonun yaptığı kazadan sonra özel araçtan DYP Şanlıurfa milletvekili Sedat Edip Bucak, İstanbul Kemalettin Eröge Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocadağ, Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı ve Gonca Us adında bir kişinin bulunduğu ortaya çıktı.

 

Kazanın tek kurtulanı milletvekili Sedat Edip Bucak idi.

Kaza ile ilgili olarak devlet tarafından üç tane rapor yazıldı.

Üç rapor da siyaset tarihimize devlet-polis-mafya ilişkisini ifade eden rapor olarak geçti.

 

Aynı yıllarda MİT/ JİTEM istihbarat birimlerine çalıştığı ifade edilen yeşil kod adlı kişinin devlet veya devletin adını kullanarak bir çok cinayete karıştığı iddia edildi.

Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım o yıllarda birden ortadan kayboldu, bir daha onunla ilgili bir habere rastlanmadı.

Rivayetlere göre çok şey bildiği için susturulmuştu.

Devletin adı ilk defa böyle açık bir şekilde devletin düzenlediği raporlarla mafya ile anıldı.

 

Yakın bir zamanda hakkında rüşvetten kara para aklamaya kadar çeşitli iddialar olan bir Reza Zarrab vardı. Herkesin bildiği detayına görmeyeceğimiz bazı soruşturmalardan dolayı göz altına alındı, sonra komplo denildi, muteber vatandaş kabul edildi tahliye edildi.

a haber televizyonunda arkasında Türk Bayrağı fonları ile programa çıkartıldı, çanak sorularla aklınca kendini akladı (!). 

Sonrasını hepimiz biliyoruz, yanılmışız.

 

Cezaevinden çıkan Sarraf, daha sonra Amerika Birleşik Devletlerine kaçtı, orada kara para aklama suçundan tutuklandı, yargılandığı mahkemede Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine iddialarda bulundu, Türk hükümetinin bazı üyeleri ve bürokratlarının adlarının geçmemesi gereken iddialarda adını geçirdi. 

Reza Sarraf’ın adı iktidarla ve bazı bakanlarla, tapelerle/rüşvetlerle ayakkabı kutuları anıldı, mahkeme kayıtlarına girdi.

 

Sedat Peker… Devleti yönetenler ona suç örgütü lideri diyor, o ise kendisine iş adamı diyor. İktidar adına yaptığı itici/ageresif/nefret uyandırıcı yıldırma amaçlı mitinglerle kayıtlara girdi…Devlet içindeki kliklerin birbiri ile güç çatışmaları sonucunda yurt dışına kaçtı. İddiasına göre kendisine bazı bakanlar, etkin yetkin isimler tarafından yanlış yapıldı.

Bu yanlışlığı, hizmetlerinin karşılığı gereği içine sindiremeyen Peker, devletin bağırsaklarını temizlemesine yardımcı olmak amacıyla bir tripot, bir kamera adını verdiği yayınlarlarla bazı eski-yeni bakanlarını (Süleyman Soylu) ve iktidara yakın medya mensuplarını (Hadi Özışık) işaret ederek yayınlara başladı.

Milyonlarca kişi kendisini merak etmesine rağmen yayınları bir şekilde susturuldu.

Digital tecrit altında deniliyor.

 

Ankara'da 18 Aralık 2002'de uğradığı suikast sonucu hayatını kaybeden Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu soruşturması kapsamında, Ukrayna'dan yakalanarak Türkiye'ye getirilen cinayet şüphelisi Nuri Gökhan Bozkır… Karanlık Nuri lakaplı Nuri Gökhan Bozkır Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan ihraç edilmiş eski bir yüzbaşı … Adı MİT ile anılan soğan tırları olayından tutun da yayınladığı bavullar dolusu dolarlar, Afyonkarahisar’daki mühimmat patlaması,  IŞİD’e silah ve askeri malzeme satışına kadar bir çok olayla anıldı, Türkiye ve Ukrayna mahkeme kayıtlarına girdi…

 

Geçtiğimiz günlerde infaz edilir gibi öldürülen kumarhane işletmecisi Halil Falyalı isimli şahsın adını kaçak Sedat Peker tarafından bir takım iddialarla duyduk. Bu kişinin adı da eski yeni bazı devlet adamları ile anıldı.

Tabutuna Türk ve Kıbrıs Bayrağının örtülmesine Kıbrıslı devlet adamlarının sessiz kalması, cenazesine katılmaları ile yine devlet mafya üyesi, kumarhaneci, uyuşturucu baronu gibi sıfatlar taşıyan kişilerle birlikte anıldı.

 

Biz Kıbrıs’a yavru vatan dedik.

Üniversiteler adası yapılması için gayret sarf ettik.

Yaklaşık 25’e yakın üniversitesi var.

Ama Kıbrıs artık üniversiteleri ile değil, kumarhaneleri ile, uyuşturucu baronları ile, mafya üyelerinin ikametgahları anılıyor.

Ölenlerin/öldürülenlerin tabutlarına bayraklar örtülüyor, yaşayanları ise ben ne yaptıysam vatanım için yaptım, devletim istediği için yaptım diyor. .

 

Ne kadar üzücü bir durum değil mi?

 

Yazımıza Orhan Veli Kanık’ın Vatan şiiri ile başladık.

Acaba Orhan Veli yaşasaydı şiirini şöyle mi yazardı?

Neler yapmadık şu vatan için!

Kimimiz öldük;

Kimimiz nutuk söyledik,

Kimimiz devleti mafya ile anılır ettik.