Kadını birey ve insan dışında her kalıba sokuyoruz. Evet yeri geldiğinde anne, yeri geldiğinde kardeş, yeri geldiğinde eştir ama tamamı bunlar değildir. Kadını insan ve birey olduğunu unuttuğumuz için, birçok kötülüğe maruz bırakıyoruz. Kadın hayatımızın anlamı iken anlamsızlaştırıyoruz.
Malumunuz İran’da yaşanan olay hepimizin fazlasıyla canını sıktı ki bu tür olaylar fazlasıyla var ve bizler sadece basına yansıyanını görüyoruz.
İran 1979 yılına kendi felsefesini ve kültürünü neredeyse toplumun tamamına yayabilmiş, edebiyatın ve sanatın yaşamın merkezinde olduğu laik bir coğrafya iken bir anda şeriatın ve buna bağlı olarak oluşturulmuş politik bir baskının girdabında kalmıştır.
İranlı gazeteci Bahman Nirumand’ın bir metinine denk geldim. Demokrasi ve özgürlük adı altında gerçekleşecek bu devrin, İran için iyi olacağını düşünürken, kadınlara şiddet olayların artması, gazetelerin kapanması, sinema filmlerinin sokağa atılması, kadınlarla, erkeklerin aynı yerde olamayacağı söylemleri ile yanıldığını ifade ediyor.
Metni okumak için linki bırakıyorum.
https://www.odatv4.com/makale/iranli-yazarin-hikayesini-hayretler-icerisinde-okuyacaksiniz-1511161200-104030
Hiçbir dinde zorlama yokken insanlar politik gayeler güderek birbirlerini zorluyor, yoruyor hatta yıpratıyor.
Kendimize göre tanımlar çıkarıp, çıkardığımız tanımlara uymayanları ötekileştiriyoruz. Çoğu zaman kendi doğrularımızla örtüşmeyen yönetim hareketlerini ya laiklik dışında ya da ahlak dışında gördük. Aslında burada tamamen politik bir kibir yatmaktaydı. Bunu fark edemedik.
Mahsa Amini’nin yaşadığı talihsiz, üzücü ve bir o kadar da insanlık dışı olayın neticesinde yüzleşmemiz gereken gereken doğrularımızın bizleri ne kadar tatmin ettiği ve yaşam alanlarımıza ne kadar etken olduğu konusunda, bu konu yeni dünya düzeninin oluşturulmasında etken olduğu konusudur.
Atatürk’ün bir sözünü hatırlatarak, toparlamak isterim:
Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.
Sevgili Paşam; öyle göklere filan çıkarmalarına gerek yok. Bizleri kendi düşüncelerine, doğrularına, nefislerine alet etmesinler yeter..
Dünya üzerinde herkesin eşit ve adaletli bir şekilde yaşaması dileğiyle..