GÜNDEM

Afyon 2020 yılında öğrenen şehir oldu

Afyonkarahisar Valiliği, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) ve Türkiye Yazarlar Birliğinin (TYB) iş birliğinde Şehir Kültürü Kültürlü Şehir Bilgi Şöleni, “Şehrin Geleceği Geleceğin Şehirleri” alt başlığı ile AKÜ ev sahipliğinde başladı. Şölende konuşan Vali Yiğitbaşı, Afyonkarahisar’ın 2020 yılında öğrenen şehir olduğunu söyledi.

Abone Ol

Atatürk Kongre Merkezinde düzenlenen sempozyumun açılış törenine; Afyonkarahisar Valisi Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, TYB Başkanı ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcısı Fatih Karabacak, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş, Afyonkarahisar Belediye Başkan Yardımcısı Ömer Yıldız, AKÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Murat Peker ve Prof. Dr. Şuayıp Özdemir, Sosyal Güvenlik Kurumu Afyonkarahisar İl Müdürü Samet Fidan, Ankara Üniversitesi E. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruşen Keleş ile bilim insanları ve öğrenciler katıldı.

Saygı duruşu ile İstiklal Marşının okunması ve AKÜ tanıtım filminin izlenmesinin ardından Devlet Konservatuvarı müzik dinletisiyle başlayan “Şehir Kültürü Kültürlü Şehir Bilgi Şöleni”nin açış konuşmasını AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş gerçekleştirdi. Değişim, dönüşüm potansiyeli yüksek ve dinamik bir yerleşim birimi olan şehrin, niteliklerindeki farklılaşmalardan dolayı tek bir kavramsallaştırma ile tanımlanamadığını belirten Karakaş, “Zaman muhayyilesine bağlı dönemsel atıfların yanında medeniyet, inanç ve coğrafi muhayyilelere gönderme yapılarak da şehir tanımlamaları ve sınıflandırmaları yapılmaktadır” dedi.

“TARİH, BÜYÜK ÖLÇÜDE ŞEHİRLERDE GEÇEN ZAMANA BAĞLI OLARAK ŞEKİLLENİYOR”

Tarihin büyük ölçüde şehirlerde geçen zamana bağlı olarak şekillendiğini ifade eden Karakaş, “Dünya tarihi, şehirlerin ve şehir yaşamının tarihi olarak kabul edilmektedir. Çünkü şehir mekânları, gündelik hayatın üzerinde inşa edildiği ve hafızalara depolanan toplumsallıkları üretmektedir. Bu nedenle şehir hakkında çeşitli tasavvur ve tahayyüllerin gerçekleştirilmesinde, şehrin tarihseltoplumsal ve mekânsal değerler taşıyor olması önemlidir” diye konuştu. Bireysel ve toplumsal yaşamın şekillenmesinde ve esaslı değişiminde toplumsal ilişkilerin, tarihsel süreçte ağırlıklı olarak şehir mekanlarının hafızasına kaydedilerek gerçekleştiğini vurgulayan Karakaş, “Toplumsal gelişme ve değişmelerin kalbi, yoğun olarak şehirlerde atmıştır ve atmaya da devam etmektedir. Dolayısıyla insanın ve düşüncenin gelişiminde şehirler, merkezi bir rol üstlenmiştir” ifadelerini kullandı. Karakaş, dünyanın farklı uygarlık alanlarında kendini gösteren şehir yaşamının; tarihsel, toplumsal ve mekânsal koşullar açısından ortak özellikler göstermesine rağmen, farklılıkları ve özgünlükleri de barındıran bir yapıya sahip olduğuna da dikkat çekti.

“MEDENİYET TARİHİ ŞEHİRLERDE VARLIK BULMUŞTUR”

Şehrin insanlara sadece daha büyük bir yerleşim ve çalışma imkânları sunan sıradan bir yer olmadığını ifade eden Karakaş, şunları kaydetti: “Şehir, dünyanın en uzak mesafelerini kendine çeken; çeşitli bölgeleri, insanları ve etkileri bir düzene göre biçimlendiren farklı kültür ve yaşam biçimlerini ortak potada buluşturan; ekonomik, siyasal ve kültürel yaşamın öncüsü ve denetleyicisi konumunda olan bir yerleşim birimidir. İnsanlık tarihine eşdeğer olan medeniyet tarihi de şehirlerde varlık bulmuştur. İnsanlık ve medeniyet tarihi açısından bu denli önemli olan şehir yaşamının tanzimi, planlanması ve tasarlanmasında, tasarruf sahibi tek bir aktörden söz edemeyiz. Şehir tasarımında iktidarlar en etkin tasarruf sahibidirler. Çünkü şehre ilişkin makro planlamalar, iktidarlar tarafından yapılır.”

“ŞEHİR YAŞAMININ DEĞİŞİMİ, SOSYAL BİLİMCİLER TARAFINDAN DİKKATLE İNCELENİYOR”

Karakaş, iktidarların dışında şehre ilişkin tasarrufta bulunma konusunda ve şehrin tasarımında; mühendislerin, mimarların, müteahhitlerin, ekonomistlerin, sosyologların, avukatların, şehir ve çevre planlamacılarının, kentsel tasarımcıların, özel iş ve meslek sahiplerinin, iş adamlarının, ev-arsa sahipleri gibi aktörlerin de sorumluluk aldığını belirtti. Çok sayıda aktörün rol oynadığı şehir ve şehir yaşamının çok yönlü değişiminin sosyal bilimciler tarafından da büyük bir ilgi ve dikkatle incelendiğine vurgu yapan Karakaş, “Günümüz gelişmeleri bağlamında şehrin, şehirleşmenin ve şehir kültürünün aldığı yeni boyutlar, şehrin geleceği hakkında çok önemli ipuçları taşımaktadır. Şehrin tarihsel süreçte yaşadığı değişim ve dönüşümler hakkında elde edilecek bilgiler, yapılacak yorum ve değerlendirmeler geleceğin şehirlerini anlama konusunda oldukça değerlidir” dedi.

“BİLGİ ŞÖLENİNİN AFYONKARAHİSAR’DA DÜZENLENMESİ OLDUKÇA ANLAMLI”

Şehirlerde değişim ve dönüşümlere direnen bazı önemli değişmez niceliklerin olduğuna dikkat çeken Karakaş, şunları konuştu: “Güçlü şehirler, sürekliliklerini ve kadim tabiatlarını muhafaza etmek suretiyle nitelikli değişim ve dönüşüme tabi olurlar. Tüm bunların, yani değişen ve dönüşen şehir ve kültür ilişkisinin bütün boyutlarıyla ele alınması oldukça önemlidir. Geçmişten geleceğe şehir telakkilerinin, şehri geleceğe taşıyacak hususiyetlerin, gelecekte bizi bekleyen hususların tahlil edilip değerlendirilmesi de mühimdir. Bu itibarla, önemli bir kültür şehri olan Afyonkarahisar’ın da ayrı bir oturumda ele alınacağı, ‘Şehir Kültürü ve Kültürlü Şehir’ isimli bilgi şöleninin, Afyonkarahisar’da düzenlenmesi oldukça anlamlıdır.”

“41 AKADEMİSYEN VE ARAŞTIRMACI TARAFINDAN 31 BİLDİRİ SUNULACAK”

Karakaş, bilgi şöleninde 8 oturumun gerçekleştirileceği belirterek, “Şehir, Kültür ve Kimlik İnşası, Yaratıcı Şehirler ve Şehir Kültürünün Yeniden İnşası, Kültür, Sanat ve Şehir, Şehrin Dönüşümü, Dayanıklı Şehirler, Şehirde Yerel Kültürün Sunumu, Şehir Kültürü ve Afyonkarahisar, Şehirleşme ve Göç” gibi farklı temalarda 41 akademisyen ve araştırmacı tarafından toplam 31 bildirinin sunulacağı ve sunulan bildirilerin daha sonra bir kitap haline getirilerek okuyuculara sunulacağını sözlerine ekledi.

“2050’DE İNSANLARIN YÜZDE 70’İ ŞEHİRLERDE YAŞAYACAK”

TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan ise dünyanın çok hızlı değiştiğini ve insan nüfusunun ağırlıklı olarak şehirlerde toplandığını belirterek, “18. yüzyılda dünya genelinde nüfusun yüzde 5’inden azı şehirlerde bulunuyordu. Bugün insanların şehirlerde yaşama oranı yüzde 60’lara ulaştı. 2050’de beklenti yüzde 70’e ulaşacağıdır. Artık yaşamın hızla şehirlerde olacağı düşünülmektedir. Bunu baş döndürücü hızla görüyoruz. Her yerde kırsal alanlar ve köyler boşalıyor. Türkiye için değil tüm dünya için böylesi bir tablo ile yüz yüzeyiz. Bu nedenle artık şehirleri, şehir kültürünü, kültürlü şehri bir arada yaşamayı, şehirleri yaşanabilir, huzurlu kılmayı daha yoğun konuşmamız gerekiyor” dedi. Endüstri 5.0 ile Japonya’nın 2016’da süper akıllı toplum modelini tüm dünyaya takdim ettiği bilgisini kaydeden Arıcan, “Covid-19 ile kesintiye uğrasa da Endüstri 5.0 ile tüm toplumda; yapay zekâ uygulamalarının, dijital dönüşümlerin hızla arttığını görüyoruz. Endüstri 5.0 süper akıllı toplum modeliyle artık şehirlerde de şehirlere ilişkin yeni modeller ortaya konuluyor” diye konuştu.

“TOKYO YEDEK ŞEHİR”

“Çocuk dostu şehir, yaratıcı şehir, akıllı şehir, öğrenen şehir, wifi şehir, yedek şehir, dirençli şehir, sünger şehir, çizgi şehir ve kompakt model şehirlerin” yoğun bir şekilde konuşulduğunu vurgulayan Arıcan, şu ifadeleri kullandı: “Konuşulan modeller içerisinde; sosyal bilimcilerin, sosyologların, siyaset bilimcilerin, felsefecilerin, edebiyatçıların, tarihçilerin ve şairlerin de olması ve buna ilişkin fikirler ve düşünceler ortaya koyması gerekiyor. Özellikle doğal afetler nedeniyle yedek şehir modeli çok daha fazla ön plana çıktı. Tokyo da büyük bir deprem beklentisi dolayısıyla ‘Yedek Şehirdir’. 6 Şubat Depreminin yaşandığı Hatay’danım. Deprem günü hemen bölgeye gittim. 12 şehrimiz büyük bir acıyı yaşadı. Karasal yıkımın dünyada en yüksek olduğu bir doğal afeti gördük. Doğal afet değil aslında bir yıkım. Çünkü afetler beklenen şeylerdir. Yollar ve şehrin ilk yardım, insani yardım ve kurtarma dolayısıyla bu şehrin yedek alanları olsa mıydı? Yedek ulaşım alanları olsa mıydı diye yoğun bir şekilde konuşmalıyız.”

Geleceğin şehirleri ve şehrin geleceği konusunun en önemli başlıklarından birinin de “öğrenen şehirler” olduğunu belirten Arıcan, “Artık şehirleri, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin ve meslek kuruluşlarının el birliğiyle yöneterek öğrenen şehir haline getirmeliyiz. Öğrenen Şehir Modeli; çevresel sorunları, atıkları, bunların doğru kullanımı, yeşil dönüşümlerin tamamı gibi konuları, şehirde olan herkesin öğrenmeye açık olmasını ve yeni gelişmeleri sürekli öğrenmenin gerektiği hayat boyu öğrenmenin kaçınılmaz olduğu bir modeldir” dedi.

AKILLI ŞEHİRLER DÖNEMİ

UNESCO’nun öğrenen şehirler küresel ağı planlamasında 76 ülkeden 294 şehri öğrenen şehirler kategorisine aldığını kaydeden Arıcan, “Ülkemizde de UNESCO’nun öğrenen şehirler küresel ağı planlamasına aldığı şehirlerden bir tanesi de 2020’de katılan Afyonkarahisar’dır. Bu programı burada icra ediyor olmamızdaki en önemli nedenler bir tanesi de budur. Afyon’un öğrenen şehir ağına dahil olması ve buna erken dönemde dahil olması takdire şayandır. Burada 2013’te Hatay, 2016’da Eskişehir, 2017’de Konya, 2018’de Bolu, 2020’de Afyonkarahisar ve Balıkesir, 2022’de ise Bursa ile İzmir daha sonra Yozgat ve Sakarya bu ağa dahil olan şehirlerimizdendir” ifadelerini kullandı. Geleceğin şehirleri, şehrin geleceği konusunda 3. kategorinin ise “Wifi Şehirler” olduğunu söyleyen Arıcan, “Artık ikiz dijital platformlarından ve akıllı şehir ilişkilerinden konuşuyoruz. İkiz dijital, tüm teknolojik bileşenlerin bir arada değerlendirildiği dijital dönüşümdür. Bunlar arasında iletişim ve etkileşimi en yoğun sağlayan ‘Wifi Şehir’dir. Bir diğer model ise ‘Çizgi Şehir Modeli’dir. Bu model ise son dönemlerde Orta Doğu’da Körfez Bölgesinde konuşulan şehir modelleri arasında yer alıyor” dedi.

“MEDENİYETLER, ŞEHİRLERDE KURULMUŞTUR”

Kreatif Endüstrilerde, Şehir Kültürü Kültürlü Şehir Modellerinin en iyi öğrenme ve öğretme biçimlerinden biri olduğu bilgisi veren Arıcan şunları söyledi: “Bundan sonra yeni modeller üzerinden şehir kültürümüzü kurgulamamız gerekiyor. Şehir demek kültür demek, medeniyet demektir. Medeniyetler, şehirlerde kurulmuştur. Aralarında diyalektik bir ilişki vardır.  Şehir bir kültür inşa ederken şehirlerin de bir kültür inşa ettiğinden, şehirli kültürden de söz ediyoruz. Kreatif endüstriler, artık şehirlerde bu öğrenmeleri hızlandıracak yeni imkanlardır. Afyonkarahisar bu bağlamda kreatif endüstriler açısından sadece ülkemizde değil dünyada da gastronomi şehir olan en önemli bir model olarak ön plana çıkıyor. Artık kreatif gastronomi, kreatif turizm en önemli şehir kültürünü anlatma, tanıtma ve güçlendirme modellerimizdendir. Bu nedenle üniversitelerimizin sivil toplum kuruluşlarımızın, meslek kuruluşlarımızın yerel yönetimlerle iş birliği içerisinde şehirlerin, kreatif endüstriler ile daha güçlü daha dinamik, sürdürülebilir ve yaşanabilir şehirler haline getirilmesi kaçınılmazdır. “

Arıcan, sivil toplum kuruluşu olarak bilgi şölenleri ile Türkiye’nin yazarlarının, fikir insanlarının, sanatçılarının ve edebiyatçılarının da şehirlerin hızlı dönüşümüne, gelişimine katkı sağlamalarını amaç edindiklerini ve bu farkındalığı hep birlikte oluşturmak gerektiğini ifade etti. Bilgi Şölenlerinin, farklı temalar ve farklı şehirlerde sürdürülmeye devam edileceğini kaydeden Arıcan, önceki bilgi şöleninden bir eser ortaya çıktığını ve bu bilgi şöleninin de kitaplaşarak kalıcı bir eser olacağını belirterek, bir sonraki dönemler için kaynak eser haline getirileceğini belirtti.

“AFYONKARAHİSAR, 2020 YILINDA ÖĞRENEN ŞEHİR OLDU”

Afyonkarahisar Valisi Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı ise konuşmasında, Afyonkarahisar’ın 2020 yılında öğrenen şehir olduğuna dikkat çekerek, “Afyonkarahisar’ın öğrenen şehir olması için neler yaptık, daha fazla neler yapabiliriz tekrar tekrar üzerinde durulup çalışılması gerekiyor. Burada gerçekleştirilecek tüm sunumlar bizim için bir kaynak olacak. Bu önemli etkinlikte, şehrimizin tarihi ve kültürel mirası ile geleceğe dair vizyonunu bir araya getirerek, farklı şehirlerimizden gelen değerli katılımcılarla birlikte şehirlerin gelişimine dair bilgi birikimimizi paylaşıp, derinlemesine tartışma fırsatı bulacağız” dedi.

“ŞEHİRLER ORGANİK YAPILARDIR”

Sempozyum için belirlenen “Şehrin Geleceği ve Geleceğin Şehirleri” temasının; çağın hızla değişen dünyasında son derece anlamlı ve zamanlı bir konu olduğunu ifade eden Vali Yiğitbaşı, “Kadim şehirlerin geçmişten gelen değerleriyle modern şehirlerin ihtiyaçları arasındaki dengeyi kurarken, teknolojik dönüşümün ve dijitalleşmenin kent yaşamını nasıl şekillendirdiğini, kültürel mirasın korunmasıyla birlikte markalaşan şehirlerin geleceğini de ele alacağımız bu sempozyum, bizler için önemli bir fırsattır” diye konuştu.

Vali Yiğitbaşı şehirlerin, sadece yaşam alanları değil, aynı zamanda toplumların tarihini, kültürünü, değerlerini ve geleceğini şekillendiren organik yapılar olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Afyonkarahisar, köklü bir geçmişe sahip, zengin kültürel mirası ve kendine özgü coğrafyası ile bu dinamiklerin en güzel örneklerinden birisidir. Hem gastronomi şehriyiz hem de medeniyetlerin uğrak bir coğrafyası olarak birçok kültürün bulunduğu ciddi bir potansiyeli barındırdığımızın farkındayız. Hem kadim hem de modern unsurların harmanlandığı bu şehirde, geçmişten günümüze kadar farklı kültürlerin izlerini görmek mümkündür. Şehrin geleceği de geçmişin bu değerlerinden beslenerek şekillenecektir.”

“KENTLER, SADECE FİZİKSEL DEĞİL, SANAL ALANDA DA BÜYÜMEKTEDİR”

Şehirleri geleceğe taşırken, dijital dönüşümün rolünün de göz ardı edilemeyeceğini söyleyen Yiğitbaşı, “Dijitalleşen bir dünyada, kentler sadece fiziksel değil, sanal alanda da büyümektedir. Bu sempozyumda, bu dönüşümün kent yaşamı üzerindeki etkilerini, yaratıcı şehirlerin nasıl ortaya çıktığını ve şehirlerin marka değerlerinin nasıl inşa edileceğini belirlenen 18 konu başlığı dahilinde konuşacak, aynı zamanda şehirlerin sosyal yapısını, kültürünü ve yaşam biçimini de tartışacağız” ifadelerini kullandı. Yiğitbaşı, sürdürülebilirlik, iklim krizi, dirençlilik, küresel göç ve gıda gibi sorunlarla ulusal ve uluslararası manada tüm şehirlerin karşı karşıya olduğuna da dikkat çekti.

“AKADEMİK TARTIŞMALAR, TOPLUMUN GELECEĞİNİN ŞEKİLLENMESİNDE ÖNEMLİ”

Turgut Cansever’in “Yapıların ömrünün herhangi bir insandan daha uzun olabilme durumu gelecek nesillerin güzeli yaşama haklarının korunması kaygısını beraberinde getirmektedir” satırlarını hatırlatarak konuşmasına devam eden Yiğitbaşı, “Biz de tüm dünyada gördüğümüz hem insanlık adına hem fiziksel hem manevi yıkımların inadına gelecek nesillere güzel yaşama hakkını bırakacağımız şekilde bu estetiği ve kaygıyı devam ettirmek gayretiyle çalışmalarımıza sizlerin katkılarıyla devam edeceğiz” dedi. Akademik tartışmaların, bir toplumun geleceğinin şekillenmesinde önemli olduğunu ifade eden Yiğitbaşı, “Bu sempozyumun, şehir kültürleri ve kentsel gelişim üzerine yapacağımız tartışmaların, sadece akademik bir paylaşım olmanın ötesine geçerek, pratikte de ülkemizdeki şehirlerin gelişimine katkı sağlayacağına inanıyorum” diye konuştu.